BAYRAMLARDA TEKBİR
GETİRMEK
imam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Ramazan bayramında insanlar bayram gecesi güneş batınca yalnız
başlarına veya cemaat halinde ve her durumda imam bayram namazını kıldırmak
için çıkıncaya kadar tekbir getirirler. imam namaz için musallaya çıkınca da
tekbiri keserler.
imamın akşam, yatsı ve
sabah namazının ardından ve bunların arasında, musallaya gidişinde oraya
varıncaya kadar tekbir getirmesini tasvip ediyorum. Musallaya varınca da
tekbiri keser. imam için bunu özellikle tasvip ettiğimi belirttim, çünkü sair
insanlar için tasvip ettiğim şey hususunda o da onlardan biri gibidir. Ama imam
terk ederse halk tekbir getirmeyi sürdürmelidir.
Hacılar, Kurban bayramı
günü öğlen namazının ardından teşrik günlerinin sonuncusumm sabah namazını
kılıncaya kadar tekbir getirirler. Son teşrik gününde sabah namazının ardından
tekbir getirdikten sonra tekbir getirmeyi durdururlar. imamları namazların
ardından tekbir getirince onlar da onunla birlikte tekbir getirirler. Gece
gündüz dağılmış oldukları halde ve bu hallerin tümünde tekbir getirirler. Çünkü
hac zamanında iki zikir vardır ki yüksek sesle gerçekleştirilir. Bunlardan biri
telbiyedir ki ancak Kurban bayramı sabah namazından sonra durdurolur. Bir de
namaza tekbirle başlanır. Kurban bayramı günü şeytan taşlandıktan sonra ve
öğleden önce namaz kılınmaz. Aynı şekilde son "Mina" günlerinde sabah
namazından sonra da "Mina"da namaz kılınmaz.
insanlar uzak
diyarlarda, hazarda, seferde, cemaat arasında olanlar, olmayanlar, hayızlı
kadınlar, cünüp olanlar, abdesti olmayanlar gece ve gündüzün her saatinde
tekbir getirirler.
imam ve arkasında namaz
kılanlar namazlardan sonra üç kere veya daha fazla tekbir getirirler. imam
tekbir getirmeyi terk etse arkasındaki cemaat getirir. Uzak diyarlarda olanlar
"Mina"dakiler gibi tekbir getirirler. Bu hususta onlardan farklı
olmazlar, sadece onlardan önce tekbir getirme ihtimalleri vardır.
Eğer yüce Allah'ın
Ramazan bayramıyla ilgili sayıyı tamamlama emrine kıyasla Kurban bayramı gecesi
akşam namazından sonra tekbir getirmeye başlarlarsa ve bu esnada ihramh da
değillerse telbiye getirir ve tekbir olarak telbiye ile yetinirlerse bana göre
bu yaptıkları mekruh değildir. Ben böyle yapmayı müstehab görenleri duydum.
Eğer tekbir
getirmezlerse ve "Mina" halkı tekbir getirinceye kadar tekbir
getirmeyi tehir ederlerse inşaallah bunun bir sakıncası olmaz. Nitekim seleften
bazılarından Arefe günü sabah namazından sonra tekbir getirmeye başladıkları
rivayet edilmiştir. Yüce Allah'tan muvaffakiyet diliyorum.
imam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: imam, yerinden kalkmadığı sürece her namazdan sonra tekbir
getirir. Ama yerinden kalktıktan sonra oraya geri dönmesi gerekmez. Ama yine de
tekbir getirir. imamın yürürken de tekbir getirmesini isterim. Ya da oturduğu
yerden başka bir yere gitmiş se oturduğu yeni yerde tekbir getirmeye devam
eder.
imamın arkasındakiler imam
tekbir getirmeye başlayınca tekbir getirmeyi durdurmazlar. imam tekbir
getirmeyi durdursa da durdurmazlar. Eğer imam yerinde oturmuşken konuşma
nedeniyle tekbire ara verirse, hemen aynı anda dönüp tekbir getirmesi gibi
zorunluluğu yoktur. Ama bana göre bunu yapması müstehabdır. Eğer sehven tekbir
getirmeyi keserse, sehiv secdesinden selam vermedikçe tekbir getiremez.
Bir kimse namazın bir
bölümünü kaçırırsa ve imam da tekbir getirmeye başlarsa, namazdan sonra kalkar
ve namazın kaçırdığı kısmını tamamlar, yerine getirmekle yükümlü olduğu hususu
eda eder. Eğer sehiv secdesini gerektiren bir şeyse, secde eder ve selam
verdikten sonra da tekbir getirir.
Nafile namazlardan, farz
namazlardan sonra ve her durumda tekbir getirir.
Sonraki için tıkla: